25 Nisan 2009 Cumartesi

24 Nisan Cuma






Ay ay..Türkiye'deyim şüküür :))

Sabah kalktım,giyindim.Valizi 2 kat indirdim..Zor oldu zira havaalanında öğrendiğime göre kendisi 29.4 kilo..
Ben akıllı biri olarak,valizin nasılsa tekerleği var,laptopı da üstüne koyar çeke çeke giderim,taksiye gerek yok dedim.
İyi halt ettim!
Kolum koptu,normalde 5-6 dakikada yürüdüğüm yolu 15 dakikada zor yürüdüm.Artık sinirimden ağlayacak hale geldim.Yürüyemiyorum valizi çekerek kollarım çok ağrıyor,önümde daha yol var,trene yetişmem lazım...Etrafta insan yok yardım isteyecek..Tanrım nolur bir araba,dedim,valla otostop yapacağım..
Sağolsun bir araba gönderdi,ciddiyim otostop yaptım! Hollanda'da otostop yaptım :D "Dedim taşıyabilirim sandım ama olmuyor,çok ağır,istasyona bırakabilir misiniz?" Sağolsun tamam dedi,bıraktı istasyona kadar...Tekrar teşekkürler!
İstasyonda zar zor yürüdüm,biletimi aldım.
Trene binerken yardım istedim valizi koymaları için :)
Trenden kendi başıma indim valizle boğuşarak.
Şu küçük taşıma arabalarından aldım,gittim check-in imi vs yaptırdım..30 kilo bagaj hakkım var,29.4 kilo çıktı valizim :D
Sonra oyalandım etrafta,free shopları gezdim,duty freeleri gezdim,burger kingde yemek yedim falan filan..
Hediyelik eşyacıları gezerken,raftan bir biblo bana baktı..Ama bayıldım anında :) Tek kalmıştı,dayanamadım,aldım..Çook şeker amaa :)

Bir de yiyecek marketini geziyordum,işte peynirler,kurabiyeler vs var..Arkamı döndüm bir baktım aşağıdaki kutu :) Üstünde yazan da anlamlı,anneme aldım onu da :)
("Thank you for looking after my dog" yazıyor :) )
Ellerim haşat olmuş valizi taşımaya çalışırken..Birkaç parmağımda kesikler var,eklem yerlerim halla kızarık..Parmaklarımın birkaç yerinde minik yaralar var :S

Neyyse :)
Uçağa bindim,kitap okuya okuya geldim.Tamam Hollanda'da bir sıkıntım yok anlaşma konusunda,herkes İngilizce biliyor ve bir şey sorunca yanıt veriyorlar ama Türkiye başka :D Yüzümde gülücükler,böyle bir "hayat sevince güzel,sevince tatlı günler" modunda sevgi kelebeğiyim :)
Annemlerle buluştuk,anneannemde yemek yedik..Bu gece dayımlar da gelecek (dün anneannemin hastanede işi vardı,küçük çocuklarla bir araya gelmesin demişler,o yüzden dayımlar gelemedi), yine yemekteyiz anneannemde..
Kızları çok özlemişim,onlar da beni çok özlemiş..Özellikle Lex...Apartmandan girerken sesimi duydular,havlamaya başladılar direkt..Lex gece boyunca nerdeyse yanımdan ayrılmadı :)
Öptüm hepinizii :)

Lex Hanım yeni aldığım kong oyuncağı ile :)

23 Nisan Perşembe

23 Nisan Perşembe


Bugün 2 tane excursionımız vardı,biri Ede'in yerel yönetimine,diğeri bir halkla ilişkiler ajansına.
Dony'yle beraber otobüsle gitmeye karar verdik,sabah çıktık otobüse bindik.Yolun sonunda hocadan telefon geldi,bizimle görüşecek olan kadın bugün gelemiyormuş,iptal olmuş.
Merkeze inmiş bulunmuştuk,dönmeyelim gezelim dedik.

Dony beni bir mağazaya soktu..Kendimden geçtim,en son Dony telefon açtı bana "Gizem ben dışardayım,işin bitiyor mu?" diye :)
Güzel şeyler var ve i-na-nıl-maz ucuzlarrrr!! Ikea'dan 2 sene önce 15 milyona aldığım 35 cmlik vazonun,70 cmliği burda 7 euro,yanı yaklaşık 15 milyon!!
Valize sığdırabilsem alacaktım bir tane :( Ama başka vazolar var öyle 1-2 euroya,alacağım..Güzel dekoratif eşyalar var,çerçeveler var,mumlar var,oyuncaklar var vs...Dağıldım resmen..
Sonra bir dükkanda bir "şey" gördüm.."Bunu alıp Itır'a yollamalıyım" dedim.Onu aldım,bakmaya devam ettim..O da ne,başka bir "şey" bana göz kırptı,"beni al Begüm'e gönder" diye.Kırmadım tabii,aldım,ikisini de verdim postaya.Önümüzdeki hafta ellerine ulaşır-Begüm'ünkünü umarım annesi açmaz :D ("Şey" diyorum çünkü Itır da Begüm de ne gönderdiğimi bilmiyor,sürpriz olsun istedim)


Sonra pr ajansına gittim falan filan.
Odaya geldim,valizi yerleştirdim,kalan şeyleri tıktım.Ama resmen tıktım,zor kapandı valiz.Yarın 2 kat nasıl indireceğimi merak ediyorum...Hadi indiririm iki elimle taşırsam da..İstasyona yürümem lazım..Elimde valiz,bir omzumda laptop çantası,bir omzumda kamera,sırt çantasına her şey sığmadığı için poşete koydum bir de o..Valiz tekerlekli gerçi,sürüyerek götüreceğim,laptopı da valizin üstüne koyacağım.Bakalım 10-15 dakikalık yolu ne kadarda yürüyeceğim :)
Amazon.de'nin Hollanda'ya kitap kargosu ücretsizmiş! Pek sevindim,hemen birkaç kitap buldum.İstanbul'dan gelmeden önce sipariş vereceğim ki buraya gelir gelmez ulaşsın elime..Aslında almayacaktım da,fiyatı uygundu,o yüzden mastifflerle ilgili bir kitap alacağım.Sonra 150 Activities for Bored Dogs var...Bir de The Healing Touch for Dogs veya Congratulations! It's a dog! kitapları arasında kararsızım...
The Healing Touch for Dogs köpekler için masaj ve benzeri fizik tedavi teknikleri içeren bir kitap..Yorumlardan birinde şu yazıyor aşağı yukarı (tam metin aklımda değil,hatırladığım kadarını çeviriyorum):

"Beagle'ım displazi ve arthritis yüzünden acı çekiyordu.İlaç kullanıyorduk
ama tamamen ağrısı kesmiyordu.Son çareyle bu tip kitaplara bakmaya başladım.Bu
kitapta yazanları yaptım ve şimdi köpeğim ağrı çekmiyor,enerji dolu
."

Bir de Veterinarian Advice on Hip Dysplasia diye bir kitap buldum,Itır kızdı bana,"senin köpeğinin hdsi kalmadı,alma" diye :)
Köpek eğitimi kitaplarına baktım,temel eğitimi anlatmışlar..Ulen yaşça küçük köpeğim 2 yaşına geldi zaten,bu saatten sonra ne temel itaat kitabı?Bir de İngilizce :)
Bugün saat geçmiyor.
Valla...
Artık yarının heyecanı var diye midir bilmiyorum ama çok ağır geçiyor bugün.. :)

21-22 Nisan

21-22 Nisan

Bu yazıyı Türkiye'den yollayacağım yuppiie :))
Son birkaç gündür nete giremediğim için yollamadım yazı.Yazacak çok şey de yok aslında.
Okulda hep İngilizce klavye kullandığımdan elim alıştı ona,kendi laptopımda da İngilizce karakterlerle yazıyorum sonra fark edip siliyorum :))

Tatile buraya gelmem çok iyi oldu.
Hem özlem gideriyorum,mola oldu benim için;hem herkesin planı vardı tatilde,çok sıkılırdım orda.

1 ayda İngilizce konuşmaya çok alıştım :S
Eğer bir şeye dalmış düşünüyorsam İngilizce düşünüyorum,daha doğrusu yarı İngilizce yarı Türkçe..Geçen gün bulaşık yıkarken şöyle düşünürken yakaladım kendimi:"This thursday miydi? Yok next thursdaydi."
Gelmeden 2 gece önce bütün rüyalarımı İngilizce gördüm..Arka Sokaklar dizisini gördüm mesela,dizi karakterleri İngilizce konuşuyordu :S
Aslında 1 ay çok uzun bir süre değil bu kadar alışmak için ama nerdeyse devamlı İngilizce konuşmam lazım.Okulda,dersler zaten İngilizce,oda arkadaşımla İngilizce konuşmam lazım,diğerleriyle de...Sadece Serkan'la hızlı hızlı konuşmamız gerekiyorsa,yalnızsak veya diğerlerinin anlamasını istemiyorsak Türkçe konuşuyoruz,yoksa diğerlerinin yanında onunla da İngilizce konuşuyoruz.
Bu mecburiyetten sanırım İngilizce düşünmeye başladım artık.Anahtarlarımı ararken "where are my keys?" diye düşünüyorum mesela.
Türkçe bazı kelimeler aklıma gelmiyor.Yani tabii ki "ııı siz nasıl diyor Türkçe?" kıvamında değilim ama bazen aklıma geç geliyor.
O açıdan Türkiye'ye dönmek iyi olacak :D
Pazar günü grip belirtileri göstermeye başladım.
Gözlerim doluyor,hapşırıyorum,burnum akıyor vs."Olamazzz" dedim tabii,tam İstanbul'a gelirken hasta olamam..
Beni bilen bilir,normalde yatağa düşene kadar ilaç kullanmam,o zaman da annemlerin zoruyla tylol hot ve/veya antihistaminik alırım,antibiyotik zar zor kullanırım.Hemen her hastalığımı mümkün olduğunca ilaçsız geçirmeye çalışırım.
Bu sefer tatilim mahvolmasın düşüncesi ile hemen tylol hot ve antihistaminik başladım,ertesi gün semptomlar geçti ama devam ediyorum.Yarın (perşembe) ilaçları keseceğim.
Dün grip semptomları geçmesine rağmen boğazım hafif ağrımaya başladı,birkaç bardak çay içtim.Çay bardağını göğsüme koydum sıcaklık olsun diye.Odada en ufak üşümemde bile üstüme eşofman üstü alıyorum.Normalde kar yağarken bile montunun önü açık gezen ben bugün rüzgar yiyorum diye önümü kapattım!
Ama ödülünü de alıyorum,çok şükür başlangıçta atlattım gibi.

20 Nisan 2009 Pazartesi

20 Nisan Pazartesi

20 Nisan pazartesi

Degisik bir sey yok.
Geldim okuldayim,yazilari ekledim.Bakacagim seylere bakiyorum.
Birkac saat sonra ders baslayacak.Sonra dersler bitecek yurda gidecegim.Yemek yiyecegim,yarina yazmam gereken assignmenti bitirecegim.. Kitap okurum,bilgisayarda oyun oynarim...Gun biter.
Sali gunu de okuldayim.
Carsamba tek ders var sabahtan,oda arkadasimla beraber gitmemeyi dusunuyoruz.
Persembe dedigim gibi sabahtan Ede'ye gidecegiz,ogleden sonra bosuz.

Oyle yani..Ekstra bir sey yok bu bugun :)

19 Nisan Pazar

19 Nisan Pazar

Sabah kalktım,biraz kitap okuduktan sonra kamerayı da alıp ormana gittim,yürüyüşe.
Kamerayı da alınca kendimi gezi programı sunuyormuş gibi hissediyorum,"sevgili izleyiciler","sıradaki durağımız","şimdi yürüyoruz" gibi anonslarım var arada :D
Çok eğleniyorum.
Ormanda yürüdükten sonra yurda gelip banyo yaptım sonra yemek hazırladım.

Bu arada ben "yemek" yapmayı özledim.Evet burda her gün kendime yiyecek bir şeyler yapıyorum ama adı üstünde,"yiyecek bir şeyler"...Ben mutfakta uzun uzun zaman geçirmeyi,onu kavurup bunu doğrayıp baharatını eklemek istiyorum,yaani yemek yapmayı istiyorum.Burda mutfağı ortak kullandığımız için kompleks yemekler yapamıyorum doğal olarak,eh mutfak imkanlarımızın da kısıtlı olduğunu düşünürsek..Ama aç kalmıyorum çok şükür,bifteğimden cordon bluema kadar yiyeceklerim var :)
Yarın aslında 11.25te başlıyor ders ama kendisi international journalism ve seçmeli.Eh benim gazetecilikle alakam olmadığı için seçmedim doğal olarak.O yüzden 13.30da başlayacak dersim,sabahtan gidip bloga bu yazıları ve fotoğrafları ekleyeceğim.
Perşembe excursion var,Ede'de bir yere gideceğiz,unuttum şimdi neresi olduğunu.İletişim birimlerini gezip sorumlularla konuşacağız vs.Öğleden sonram free.
Cuma da büyük gün zaten :)
Begüm ve Handan siyah laleleriniz hazır efem.İstanbul'a dönünce göndereceğim.
Begüm istediğin mamayı(!) henüz bulamadım ama dönene kadar bulup getireceğim :))
Bir an önce yarın olsun ki bunları ekleyeyim istiyorum.
Dün Amsterdam'da çoook eğlendim amaaa :))

18 Nisan Cumartesi

18 Nisan Cumartesi

Bugün Amsterdam’daydıım :)
Bu gelişimde getireyim,haziranda ağırlık olmasın diye hediyelik alışverişlerimi yaptım.
Çok keyifli bir gün geçirdim.
Dün hava yağmurluydu,bugün de en azından kapalı olur derken öğleden sonra sıcak bile oldu :)

Amsterdam Centraal’de indikten sonra tramvaya gittim.Albert Cuypmarkt’a gidecektim.Tramvay sırasında önümdekilere doğru tramvay olup olmadığını ve ineceğim durağın adını sordum.Söylediler,bir süre bekledik tramvay gelmedi.Sonra içlerinden biri gitti,bir şeyler sordu.Başka yerden kalkacakmış tramvay.Beni de aldılar,beraber gittik biraz ileriye.Aynı tramvaya bindik,ineceğim yere gelince söylediler,sağolsunlar :)
Albert Cuypmarkt’a girdim.Uzuuun bir cadde,sağlı sollu dükkanlar var,tezgah açmışlar sokağa.Bizim pazarın +dükkan versiyonu yani…Ürünler de benzer aşağı yukarı..Kıyafet,yiyecek,peynir,iç çamaşırı,takı,saat vs..Ama bunların haricinde deniz ürünleri de var pazarda;balık,karides,ahtapot vb. Dijital ürünler var..
Hah bu arada..Babam kamera verdi yanıma ama kaset yok içinde..Bugün bulurum diye umdum,kamerayı yanıma aldım.Albert Cuypmarkt’ta dijital standlar bulunca dükkana daldım.Bana bu kamera için kaset lazım diye.Bizde yok,şu caddeye çık ilerde bulursun dediler.Tamam dedim,çıktım (bütün bu diyaloglar İngilizce tabii), yürüdüm bir süre ama göremedim bir yer.Bir baktım ilerde lokanta,üstünde tabela “Gaziantep”.İçeri girdim,kolay gelsin dedim Türkçe.Sağol dediler.Dedim böyle böyle,nerde bulurum kaset..Düz git,birkaç dükkan sonra fotoğrafçı var dediler.Sağolun,kolay gelsin dedim çıktım.Usta lahmacun yapıyordu bu arada..Güldüm sonra :)
Kasedi aldıktan sonra kayıt yaparak pazara girdim…
Dün yazmıştım “her şey varmış,bakalım hayvan ürünü var mı” diye,itiraf edeyim ki alaycı bir şekilde..Ve..Evet efem! Bir petshop da vardı :D
Girdim bakındım…Köpekler için frizbi vardı,üst ve alt tarafında,tam ortada uçuş dengesini bozmayacak şekilde çıkıntı var,böylece yere düşünce köpek iki saat uğraşmıyor almak için;bir tarafı biraz havada kalıyor.Normalde bilirsiniz beni,bu tip ürünlere “sosyetik” derim genelde,ama bu hem çok pratik (çünkü Lex seviyor frizbiyi ve almak için iki saat uğraşıyor,ya zor alıyor ya biz gidip alıyoruz) hem de çok ucuz! 2 euro…Aldım bir tane.
Pazarda gezindim..Kayra’ya terlik aldım :)
Çok şirin amaa :) Tahta Hollanda ayakkabısı şeklinde,üstünde Holland yazıyor,siyah-beyaz inek desenli ve Holland yazısının altında inek resmi var :) Tam ayakkabı deseninde olan veya kraliyet armalı olan vardı ama Kayra onu anlamaz,inek sevimli gelir ona.En büyük hediyeyi de Kayra’ya aldım zaten..



Sonra yine tramvayla Bloemenmarkt’a gittim,çiçek pazarı.

Aslında direkt oraya gitmedim.Şöyle ki:
Bloemenmarkt’a en yakın durak Muntplein.Orda indim,yürümeye başladım pazara.Bir yandan konuşup kamera kaydı yapıyorum.Tam etrafı çekiyordum adamın biri önümden geçti,kameraya baktı gülümsedi,ben de güldüm.Güldü,bana gelip bir şey söyledi.Kaydı durdurdum,excuse me dedim.Yo hablo Español? dedi, “si,solo un poco” dedim.(İspanyolca biliyor musun dedi,(hatta tam tercümesi,İspanyolca konuşuyor musun dedi)evet sadece biraz dedim).Ah tamam,nerelisiniz dedi.Türkiye dedim.Merhaba dedi Türkçe,merhaba dedim.Güle güle dedi,yine Türkçe.Güle güle dedim,sonra kamera kaydına devam ettim ama çok güldüm valla :)
Sonra girdim pazara…Bakındım,laleleri aldım.Kendime de sinek yiyen bitki aldım..Lisede sunum yapmıştım etçil bitkilerle ilgili,internet olmadığı için emin olamıyorum ama yanlış hatırlamıyorsam sinekkapanı idi adı.(Simdi baktim,evet dogru hatirlamisim)
Bundan sonraağğ yine tramvayla Dam Meydanı’na gittim.Yorulduğum için,diğer insanlar gibi basamaklara oturup dinlendim,bu arada kameraya çektim yine.Sonra bir hediyelik eşya dükkanına girdim,babamlar girmişti oraya,beğenmişlerdi.Bana da tavsiye etmişti git bak diye.
Oradan da alacaklarımı aldım.Tam Dam’ın içinden geçip durağa gidecektim ki basamaklarda oturan üç adamın konuşmasını duydum.Biri diğerine “boşuna çekme,pili bitireceksin” diyordu Türkçe.Güldüm geçtim,sonra kendi halim geldi aklıma,tek başımayken hep birilerinden istiyordum fotoğraf çekmesini veya grup olunca illa biri dışarıda kalıyordu.Döndüm yanlarına,Türkçe “sizi beraber çekmemi ister misiniz?” dedim.Bir an kaldılar sonra güldüler.Çok iyi olur sağolun dediler.Rica ederim dedim.Yardım her zaman geliyor valla dediler güldüm.Elimdeki poşetleri bıraktım,çektim.Siz iyice yerleşiyorsunuz sanırım buraya dedi biri,poşetleri gösterip.Yok dönüyorum,hediyelik alışverişi bu dedim.Aa var mı öyle güzel şeyler satan bir yer dediler.Benim alışveriş yaptığım dükkanın biraz ilerisindeydik.Bakın şurası var,güzel şeyler de var,bakabilirsiniz dedim.Sağolun dediler.İyi yolculuklar dediler,iyi tatiller dedim.
Amsterdam Centraal ordan Ede ve akabinde yurt olarak gezimi bitirdim.
Yurtta odamı,manzaramızı,common roomu falan çektim kameraya.
Valizimi yerleştirdim.Daha cumartesi ama aldıklarım etrafta yayıntı oluyor,zaten götüreceklerim de burada kullanmadıklarım,orda bırakıp döneceğim.Haftaiçi de dersler ödevler derken adam gibi uğraşamayabilirim diye yaptım bugünden.
Kendime tişört aldım.Çok sevdim,biraz giyip bakacağım.Eğer rahatsa ve kaliteliyse dönmeden bir tane daha alırım.

Özetle bugünüm çok keyifli geçti.
Bir kere yabancı bir şehirde tek başına gezmek çok güzel.Herkes de yardımcı olduğu için zorlanmıyorsunuz hiç..Çantamdaki haritayı veya kitapçığı bir kere çıkartmam gerekmedi,kime ne sorsam yanıtlıyorlar.
Amsterdam’da lahmacuncuya Türkçe adres soracağım aklıma gelmezdi…Ama burada o kadar çok Türk var ki..Dönerci özellikle..Bir tane berber var Ede’de,Türk.New York Pizza var,kendisi aynı zamanda Ede Wageningen’in coffee shopu,sahibi Türk.Ede merkezde Bizim Market varmış,ayrıca dönerci var.Yine Wageningen'de Kapadokya dönercisi var,adı Kapadokya.
Amsterdam’da yolda biriyle İspanyolca konuşacağım hiç aklıma gelmezdi.
Yolda Türkçe konuşan birini duyup onunla/onlarla Türkçe konuşmak artık çok abes gelmiyor.
Bir Türk dünyaya bedeldir :P
Biraz önce ortak odada research Project için bizim grupla “brainstorm” yaptık :) Hollandalılar çok planlı insanlar,bunu araştırmaya karar verdik.Nasıl planlıyorlar,uyabiliyorlar mı vs,diğer kültürlerde bu nasıl vs vs şeklinde..Hem ilginç bir konu hem akademik olmadığı için araştırmak kolay.
Yarın ormanda yürüyüş yapmayı ve oraları biraz kameraya almayı planlıyorum.
Şimdi biraz fotoğraf ekleyeceğim,bugün çekmediğim (daha önce çektiğim) fotolar da olacak :)

Artis Zoo'da canayakin penguenler :)


Madam Tussaud (pek cok resim var,birkac tane koyuyorum)






Dam Meydani




Kanallarin biri

17 Nisan 2009 Cuma

15 Nisan Carsamba

15 Nisan Çarşamba

Bugün kayda değer bir şey yok.
Amaaa Leyna'nın doğumgünüü :) İyi ki doğdun güzel kızımmm :))
İki gündür ders işliyoruz ciddi anlamda :S Bugün sabahın 8.30undaydı ders.
Bu akşam bizimkiler yine toplanıp Premier'e gidecekler partiye,öncesinde de yurtta parti var.Yurttakine katılacaktım ama başım ağrıyor ve ağrı kesici aldım,içmek istemiyorum.Biraz daha geçmezse zaten yatarım.
Yarın da geçtikten sonraaa,cumartesi Amsterdam'a gideceğim.
Ufak tefek hediye alışverişi hesaabı :)
Begüm'le Handan'ın (efsunlu) laleleri var mesela :) Bütün lale siparişlerini Bloenmarkt'tan almayı düşünüyorum,kendisi büyük bir çiçek pazarı.
Onun dışında diğer hediyelikleri de almayı planlıyorum ki bu gelişimde getireyim,haziranda ağırlık olmasın.
Ah tabii siz bilmiyorsunuz :)
Ben 24 Nisan-5 Mayıs arası İstanbul'dayım.
Kraliçe'nin Günü,Bağımsızlık Günü derken toplam 10 günlük tatil var,bir gün de okulu ekiyorum..Etti size 11 gün :) Eh 10 gün ben burda napayım,zaten yurttakilerin bir kısmı gidecek,kalanların da ailesi ve arkadaşları gelecek..
Babamla konuştum tamam dedi ve biletlerimi aldı sağolsun.
Yaa Selo kalbim temizmiş gördün mü canım :)
Zaten kaç gündür Selin'le plan yapıyoruz,yok karaokeye gidelim yok ne zaman gidelim vs vs :D
Annem ve Ayşe'nin deyimiyle "çarşı iznine" geliyorum :D

15 Nisan 2009 Çarşamba

14 Nisan sali

14 Nisan Salı

Bugün şehir dışında bir yerde introduction meetingimiz vardı.Hollandalı öğrenciler ve bizim tanışmamız için…Büyük bir yer kiralamışlar,bir sürü masa&sandalye ve mutfakla..Bahçesi de var.
Sabah Mirella ve Stefanie arabayla yurda beni,Serkan’ı ve Dony’yi (Endonezyalı) aldılar,Serkan’ın buddylerinden biri de vardı yanlarında.
Önce markete gittik alışveriş yapmaya..Bugün yemekleri biz yaptık çünkü.Bizim ekip başlangıçları hazırladı,diğer ekip çorbayı,diğer ikisi ana yemekleri,ikisi tatlıyı vs şeklinde..Bazıları geleneksel yemek yaptı,bazıları normal ve pratik.Biz başlangıç için tabak hazırladık; peynir,salatalık,domates,sosis,salam tabağı.İlk bizimki verildiği için ve millet aç olduğu için iyi oldu :)
Arada derslere giriş yapıldı,ne nedir aşağı yukarı anlattılar.
İnsanın koordinatörlerinden ve aynı zamanda hocalarından biriyle elinde bir şişe birayla konuşması garip oluyor :)
Bu arada bir oyun oynadık.8 gruba böldüler bizi,5er kişilik.Her grup kendine bir kültür yarattı,iletişim tarzı,hayat tarzı,lider vs..Mini bir toplum yani..Sonra diğer grup gelip o grubun kültürünü tanımaya ve iletişim yolu bulmaya çalıştı vs. Çok eğlendik valla ne yalan söyleyeyim :) Bizim grup mesela vücut diliyle anlaşan bir kültürdü.
Çok keyifli bir gündü valla :)
Yurda geldiğimizde saat 22.30 civarıydı :)

And hello again!
Saat 01.15 şu anda…
Çünkü partimsi bir şeyimiz vardı :)
2 buddy,Macarların bir kısmı,Serkan ve bendeniz hep beraber oturduk,müzik dinledik,muhabbet ettik ve içtik.
Ben..hmm..önce sek ve fondip şeklinde bir Macar içkisi içtim,sonra 2 şişe bira içtim,sonra yine Macarlardan biri içerken bana da tattırdı-kola&şarap ikilisini tattım.
Macar içkisini –ki adını unuttum- verirken “yanında bir bardak su da al,arkasından içersin iyi olur” dedi veren arkadaş,gittim su aldım,sonra fondip yaptık,içtim,ee bunda bir şey yok ki diye düşündüm su içmedim.Suya gerek kalmadı dediğimde “sen Macar olmalısın” dedi bana..Ama valla bir şey yoktu ne bileyim :)
Keyifli geceydi,birbirinden eğlenceli pozlar verdik fotoğraf makinalarına…Toplu pozumuzu ekliyorum sadece :)
Şimdi yatıyorum..
Pek keyifli bir geceydi..Hollandaların böyle sıcak olması ve beraber iyi anlaşıp eğlenebilmemiz (gündüz de eğlenceliydi) gelecek günler için umut veriyor bana :)
Hadi iyi geceler cümleten :)

(Gece orda olup da fotoda olmayan birkac kisi daha var
Siyahli-beyazli olanla onun sagindaki Hollandali.)

13 Nisan Pazartesi

13 Nisan Pazartesi
Sabah 10.00da kalktıktan sonraaa :) bu sefer Gossip Girl'ün eski bölümlerini izledim.Bu arada powerpoint sunumunu dün hazırlamıştım,o yüzden bugün pek bir okul işim yok.
Yeterince Gossip Girl izledikten sonra yürüyüşe çıktım.Bugün de 2 saat yürüdüm.
Şimdi de Amsterdam planı yapıyorum cumartesi için,nereleri gezeyim diye.
Bu arada 2 gündür ormanda yaşadığım şeyi yazayım.
Dün ormana girdim,ana patikada yürüyorum.Karşıdan bir adam ve spanyeli geliyor.Köpek beni gördü,hızlandı yürüyüşü.Gülümsedim,daha da hızlandı (aramızdaki mesafe uzak bu arada).Güldüm artık onu öyle görünce,hayvan bir koşmaya başladı bana doğru :) Sanki uzun süredir görmediğim köpeğimmiş gibi...Dosdoğru koşup bacaklarıma sürtündü,ben de yere eğildim sevdim.Sahibi yanımıza gelene kadar sevdim,zıpladı etrafımda,sahibi gelince gittiler beraber.
Sonra bugün yine yürüyüş yapıyorum.Küçük bir dere var ormanın içinde,onun üstündeki köprüden karşıya geçtim.Bu dünkü köpekle sahibi de derenin kenarında oynuyorlar (yoldan dere kenarına hafif eğim var).Hayvan beni gördü şaşırdı,kafayı yan yatırıp bana baktı.Ben yine güldüm,yine bir koşu kopardı üstüme..Ağzında top yamaçtan yukarı koşup yanıma geldi,ben de artık biliyorum ya köpeği,yanıma gelmek üzereyken eğildim sevdim :) İlginçti ama ya..
Sonra...Yine bugün yürürken bir terrier kırması fırlayıp yanıma geldi,kokladı gitti.
Açık alanda yürürken yan tarafta sahipleriyle oynayan zannımca staff kırması yavru bana baktı,koştu yanıma üstüme zıpladı,oynadık biraz,gitti.
Çok komikler ve şirinlerrr :)

Şimdi Ali'nin verdiği bir filmi izliyorum,Venedik Komplosu.Konusunu bile bilmiyorum ama Ali'yle zevklerimiz ortaktır,ben de beğenirim muhtemelen.

12 Nisan pazar

12 Nisan Pazar
Sabah 10.30da kalktım,dün yazmış olduğum gibi.
1,5 saat kadar The Big Bang Theory'nin eski bölümlerini izledim.Sonra giyindim ormana yürüyüşe gittim.2 saat kadar non-stop yürüyüp yurda döndüm.Yemek yedim,sonra Dutch Culture sunumumuz için özet çıkardım.
Şöyle kii..Kitabın ve hocanın verdiği "reader" denen kitapçığın bölümleri sınıfta paylaştırıldı.Ben,Romanyalı kızların biri ve Macar erkeklerin biri aynı gruptayız.Kitapta 2 bölüm var,readerda 8 sayfa.Reader tamamen Hollanda tarihi.Konuları bölüştük,ben tarihi sevdiğim için tarih kısmını tamamen ben aldım.Onlar da kitaptaki 2 chapterı bölüştü.
Yürüyüş dönüşü oturup anlatacağım yerleri belirleyip özetledim.
Yarın powerpoint sunumu haline getireceğim,çarşamba günü de çeşitli fotoğraflar ekleyeceğim.
Böylece bunu da halletmiş oluyorum.
Ormanda yürümeye iyice alıştım artık.Çok da keyif alıyorum.
İstanbul'a dönünce kızları da alıp Aydos Ormanı'nda yürüyüş yapmak istiyorum.Blog sana söylüyorum,annem sen anla :))

Biraz önce annemle ve Selomla konuştuk.Çok iyi geldi valla :) Oohh :)) Babam zaten hemen her gün arıyor :)